Padişahın eşeği
Birikimlerini
döviz olarak hesaplayan insanlar için verilen bu döviz faizleri olağanüstü
sayılabilecek düzeyde. Gerçi Türkiye’de birikimlerini artık Türk lirası üstünden
hesaplayan kimse var mı diye de sormak gerek. Türkiye’de birikim ve servet
dolar, altın, metrekare, kilo cinsinden tutulur, bir tek TL cinsinden tutulmaz.
İnanmayan kendi hafızasını yoklasın.
KKM’nin TCMB/Hazine
tarafından mudiye verilen bedava bir call opsiyonu (alım hakkı) olduğunu
biliyoruz. Mudi aynı fiyattan bir de put opsiyonu (satım hakkı) satarsa sonuçta
dayanak varlığa (dolara) yatırım yapmış olur. Opsiyon biraz karışık bir kavram
olsa da KKM sayesinde milletimiz finansal okuryazarlıkta çağ atlamak üzeredir.
Ben yine de bu mekanizmaları anlatan bir linki buraya bırakıyorum.
Banka da bu put
opsiyonu karşılığında mudiye bir prim veriyor. Bu primin de 3 aylık bir KKM
için %5-%10 arasında değiştiğini duydum. Yıllıklandırılmış oranlar %20-40’a
denk geliyor. Böyle bir put opsiyonun
piyasa fiyatının %1,5 civarında olduğuna göre bankalar neden bu fahiş maliyete
katlanıyor? Bankaların hayır veya geçmiş günahlarının affı için mudilerine
iyilik yaptığına inanıyorsanız yazının sonuna geldiniz demektir, bundan
sonrasını okumanıza gerek yoktur.
Bankaların göz
göre göre bu zarar/maliyetlere katlanmasının sebebi TCMB tarafından son
zamanlarda getirilen menkul kıymet tutma yükümlülükleri olmakta. Artık bankalar
her türlü mevduat ve kredi işlemini karşılığında bir menkul kıymet tutma
zorunluluğu ile karşılaşmakta. Bankanın mevduat alıp kredi vermekten başka ne
işi var diyorsanız işin boyutunu ortaya koymuşsunuz demektir.
Menkul kıymet
tesisi (= devlet tahvili) için getirilen koşullar o kadar girift olmaya başladı
(bkz ilgili tebliğ) ki bankalar bunun için ek personel almaya
başladılar ve böylece TCMB dolaylı olarak işsizlik sorununa da el atmış oldu.
Menkul kıymet
tesisine kabul edilen devlet tahvilleri en az 4 yıllık olmak zorunda ve
bunların getirisi yaklaşık olarak %10 olmakta. Bu tahvillerle TCMB ile %8,5’ten
repo yapma imkânı olmadığına göre fonlama kaynağı olarak %30 civarındaki
mevduat faizini almak en doğrusu. Bu mevduat faiz oranlarının 4 yıl boyunca bu
seviyede kalıp kalmayacağını bilemeyiz. Ama eğer TCMB faizleri gösterge ise
(%8,5) bundan daha ne kadar düşebilir ki denebilir. Yok, eğer enflasyon
konusunda iflah olmaz bir iyimserseniz gelecek yıllarda faizlerin düşeceğine inanabilirsiniz.
Her ne olursa olsun 4 yıllık ortalama fonlama maliyetinin %20 altına
düşmeyeceğini varsayabiliriz. Bu durumda banka bu tahvilin yaklaşık %27’si
oranında zarar edecektir. Eğer fonlama faizini %30 alırsak bu zarar 45%,
fonlama maliyetini %40 alırsak zarar %60’lara ulaşmaktadır.
Böyle bakınca
opsiyona verilen ek % 4-8 tutarındaki prim hiçte mantıksız gelmiyor. Tabii bu
sayede yepyeni bir “Menkul kıymet tesisleşme” sorunsalımızın ortaya çıktığını
da görebiliyoruz. Ama yıllıklandırılmış ama şu ama bu, dövize %40 faiz anormal
bir piyasa demektir. Para politikasının son aracı olan “Menkul kıymet tesisi”
ile bankalar sıkıştırılmaya ve piyasalar yerinden edile dursun, Bankalar tüm
DTH’lar KKM’ye dönüştükten sonra nasıl olsa artık bu cezalarda kalkar diye
düşündüklerinden tahvil almaktansa dolara prim vermeyi tercih ediyorlar. Padişahın
eşeği fıkrasındaki gibi “o zamana kadar ya eşek ölür, ya padişah ya da ben”.
Not: Padişahın eşeği fıkrası
Padişah eşeğine konuşma öğretecek olana altın vaat etmiş, ama başaramayanın kellesini uçuracakmış. Birisi çıkmış ben 1 yılda öğretirim demiş. Etrafındakiler “ne yapıyorsun eşek konuşur mu hiç” demişler. O da “Ben 1 sene sarayda paşalar gibi yaşarım, o zamana kadar ya eşek ölür, ya padişah ya da ben” demiş.
Yorumlar
Yorum Gönder