Boomerlar için Kriptofinans el kitabı
Finans aleminin kripto teknolojisine bulaşması doğal ve kaçınılmazdı. Bu sayede kendi alanlarında yıllarca gölgede kalan birçok mühendis ve matematikçi finans alanında nasıl deha olduklarını keşfedebildiler. Kripto varlıklarda son zamanlarda gerek uluslararası alanda gerekse Türkiye’de büyük şok/skandallar yaşandı. Bu şoklar aslında kripto teknolojisi ile ilgili değil, yani kriptoların hacklenmesi vb. gibi teknolojik yetersizliklerden değil, tamamen finansal risk yönetimi ile ilgiliydi.
FTX ve
onun yerli ve milli versiyonu Thodex’te olay bir borsanın kendisine emanet
edilen varlıklarla kendi adına riskli yatırım yapması ve paraları alıp
kaçmasıydı.
Bunlar
Z kuşağının finansal risklerle ile tanışmasıydı. Ancak FTX’in yatırımcıları
arasında Sequoia Capital, Softbank, Temasek gibi anlı şanlı kuruluşların
olmasına ne demeli? Bu kuruluşlara tuvalet kağıdı satmaya kalksanız sürdürülebilirlik
politikanız ne derler, otuz ceddinizi sorarlar ama yaptıklarına bakınca Emir
Kusturica’nın Underground filmindeki baş kadın oyuncunun dediği insanın aklına
gelir: “Ne güzel yalan söylüyorsun, bana da bir yalan söyle”.
Finansta
inovasyonun temeli dilbilimdir
Öte
yandan dijitalleşme, kripto varlıklar gibi kavramlar artık dünyamızın bir
gerçeği. Yeni kuşak teknolojinin parıltısına kendini kaptırıp finansal
risklerinden habersizken, Boomer dediğimiz kuşak ise teknolojinin baş döndüren
hızına ayak uydurmakta güçlük çekiyor. Ben de nesiller arası bu bilgi
kopukluğunu kapatmak ve boomer’ları yeni kripto finans kavramlarına hazırlamak
için fedakarlıktan kaçınmayarak bir sözlük hazırladım.
Unutmayalım
finansta inovasyonun temeli dilbilimdir; kavramlar eskirse hızla yeni jargonlar
üretilir.
DeFi (Decentralized Finance, merkeziyetsiz finans):
Devlet
dahil hiçbir merkezi otorite veya 3. taraf barındırmayan finansal işlemler
olarak tanımlanır. Boomerlar DeFi kavramı ile bundan yıllar önce vadeli
çek/senetlerle aşina olmuşlardır. Bu çek ve senetler de herhangi bir merkezi
otoriteye bağlı değildirler. Çek yazan ile alan arasında oluşan Peer
to Peer (P2P, iki istemci
arasındaki protokol) bir işlemdir. Daha sonra ciro edilerek, yani zincire
yeni bir blok eklenerek, yaygın bir
kullanıma ulaşır. Çekin sadece keşideciyi tanıyanlara ciro edildiğini sanmayın,
bu çekler o kadar yaygınlaşabilir ki alonj (bono, çek ve poliçenin arka
yüzünde işlem yapmak için yer kalmadığında, yapılacak işlemler için
eklenen kâğıt parçası) bile yapılabilir.
Bankaların kredilerinde “müşteri çek/senedini” teminat olarak tercih etmeleri
bunların (yani coin’larin- paraların) ne kadar muteber kabul edildiklerinin
göstergesidir. Üstelik ne kadar değişik keşideci (= değişik coin) varsa o kadar
teminat değeri yükselir.
Token:
Benim
Token’larla ilk karşılaşmam çalıştığım iş hanının çaycısının markaları sayesinde
olmuştu. Her aybaşında markalarımızı alır ve ay boyunca çaylarımızı bu
markalarla öderdik. Parite de belliydi 2 marka=2 çay=1 kahve. Bu sayede her
seferinde bozuk para derdinden kurtulunurdu, çaycı da aybaşında toplu paraya
kavuşurdu. Kimi iş hanlarında peşinat indirimi de yapıldığı olurdu, bizimki
yapmazdı. Hatta bir ara enflasyon bugünkü gibi patlayınca bu markaları
enflasyona karşı koruma aracı olarak kullanmak istedik, böylece sabit marka
paritesinden dolayı fiyat artışlarından etkilenmeyecektik. Tabii bu bizim
çaycının hoşuna gitmedi ve toplu para ile kendini hedge etmesini bilmediğinden
(daha doğrusu öyle gözüktüğünden) markaların rengini değiştirerek para basma
olsun, çay dağıtımı olsun tekelleşmenin gücü konusunda ilk dersimizi bize verdi.
Çaycının adını hatırlamıyorum ama sonradan büyük bir şirketin CFO’su hatta
Maliye bakanı bile olmuş olabilir.
Taraftar Token:
Genellikle
bir futbol takımının taraftarlarınca satın alınan markadır. Yılbaşı polis
balosuna bilet almaya benzer, kimse baloya gitmez, hatta balonun yapıldığı bile
meçhuldür, ama yine de polislere yardım edildiği düşünüldüğü için alınır.
NFT (Non fungible token- Nitelikli Fikri Tapu) :
Bir
varlığın benzersiz olduğunu ve birbirinin yerine geçemeyeceğini onaylayan bir
kayıttır. Yatılı okul çamaşırhanesinde birbirine benzeyen, iç çamaşırlarımızın
karışmaması için her birine okul numaralarımızın işlenmesi sayesinde benzersiz
ilk NFT’ime kavuştuğumu hatırlıyorum. Bu NFT’lerimizin numaralarımızla yapılmış
olması dijitalleşme çağının göstergesi miydi bilmiyorum ama bu örnekte olduğu
gibi NFT sahibi olmanız onun kopyaları olmayan bir ürün olduğu anlamına
gelmiyor.
PoW (Proof of Work= Emek ispatı) vs PoS (Proof of
Stake=Hisse ispatı):
Zincire
eklenecek yeni bilgi bloğunu kimin deşifre edip ödül alacağını belirleyen
sistemdir. İlk başlarda tüm zincir blok oluşumları PoW olarak başladı, yani
emek karşılığı veri
madenciliği yapılıyordu. Şu sıralarda PoS ile artık madencilik
konulan sermayeye göre yapılıyor, yani sermaye koymayan madencilik yapamıyor. Evet,
yanlış anlamadınız, artık emeğin değil sermayenin borusu ötüyor. Böylece
sermaye kripto evreninde de üretim araçlarını eline geçirerek emeği orada da sömürmeye
başladı.
Yorumlar
Yorum Gönder